2. Gün ( Sırbistan - Macaristan )


28 Ağustos 2011 Pazar günü saat 09.10’da Üsküp’ten ayrıldık. Km. göstergesi 14135’te... 900 km. gelmişiz İstanbul’dan. 10.05’de, yani 1 saat sonra “Makedon – Sırp” sınırını rahatlıkla geçtik. Her iki tarafın gümrük görevlileri tarafından güler yüzle karşılanıp uğurlandık.

Rotamız Sırbistan’ın başkenti “Belgrad”…

Niş’e 125 km. kala yol çalışması ile karşılaşıyoruz. Hava sıcak ve nem var. Birinci köprü trafiğine benzer bir hızdayız. Niş’e yaklaştıkça ortalık daha da yeşillendi. Yapı estetiği ve kalitesi de arttı. Bize Bilecik-Kütahya yolunu hatırlattı. Yol, bir gidiş bir geliş ama akıyor. Zemin düzgün. Ancak, virajlar nedeniyle solluma şansı pek yok. Bu nedenle hız 80 km. yi aşamıyor.

Niş’e 50 km. kala iki gidiş-geliş şeritli otoban ile tanıştık. Niş’i dışından geçtik. Belgrad’a 210 km. kala üçüncü depo benzinimizi doldurduk. Tam 1003 km. yol gelmişiz.“Belgrad”a vardığımızda 1213 km. olacak. Sağımız solumuz yeni hasadı yapılmış mısır tarlaları ile dolu geniş bir ovadan geçiyoruz.

1 Euro’nun 98 Sırp Dinarı olduğunu öğrendik. Makedonlar, tuhaf tuhaf gişeler koyup 1 – 2 Euro otoban geçiş ücreti aldılar? ( Yanılmıyorsam en az üç defa.)

Ancak Sırplar ( fiş vererek ) 2,5 ve 7,5 euro aldılar. Bunu görünce Makedonya gişelerinde eskiden bizde de olan  “ cebellezi “ sisteminin yürürlükte olduğunu düşündük...

Belgrad’a girerken yol yapım çalışması vardı. Son 7,5 luk gişede bize verilen 4 dilde yazılmış olan kâğıtta ( ki içinde bozuk ta olsa Türkçesi de vardı ) “ transit gidenler buradan “ şeklinde bir yol yapımı ve geçiş haritası vardı. Sıkışık trafikte polis memuruna Macaristan’a gidiyoruz, ne yapalım? deyince “ boş verin haritadaki yol size çok uzun, siz aynen devam edin J  dedi... Bizim GyPSy'nin de yol yapımından haberi olmadığı için onun gösterdiği yoldan devam ettik, doğru da olmuş hani yol açıldı aynen gazladık...

Sırp - Macar sınırına ulaştık. Ama epey bekledik... İzlenimim şu: Sınırlara gelen herkeste bir salaklık, belki de tedirginlik ya da yorgunluk hali oluyor... Sınır çalışanlarında da bir tembellik ve lakayıtlık olduğu için sürücüler süpermarket kasalarında sıradaki birini görüp arkasına yapışanlar psikolojisinde... Çoğunlukla kuyruğu gören bir memur keyfine göre bir gişe açıyor, fark ederseniz en az yarım saat kazanabilirsiniz ( ki biz 3 kez bunu yakaladık, bkz. Türk Olmak Kolay Değil J )

Artık sıkılmıştık ama bu kez AB üyesi Macaristan’a giriyorduk. Gerçi benim vizem Macaristan’dan alınmış 1 yıllık visitor vizesi idi ve ağabeyimin de yeşil pasaportu vardı... Ama bir an sanırım oğlumun evine 12 km. kala buradan döneceğiz, çok zorluk çıkartacaklar diye düşünmedim değil hani... Bagajı açtırdılar baktılar vs... Neyse sanırım fazla sıkılıp yorulmuştuk... Geçtik...

Szeged Oğlumun okuduğu şehir... Sessiz, sakin, düzenli, planlı, adam akıllı bir üniversite kenti...

Merak edenler olabilir neden 170 km. kalmış Budapeşte, hatta Prag yapmadınız? diye...
Cevap “ Her ikisine de daha önce kara yolu ile gitmiştik de ondan...”

Szeged’de yorgunluğumuzu alan yer 100 yıllık hamam-sauna-yüzme havuzu kompleksi olan Anna Fürdö oldu. 3-4 farklı yapıda saunası, buhar odası, havuz ve Jakuzileri ile iki saat boyunca bize ilaç gibi geldi… Fiyat gayet makul, 15 Tl. civarında zaman kısıtlamasız her şeyden yararlanabiliyorsunuz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder