1. Gün ( Yunanistan - Makedonya )

27 Ağustos 2011 Cumartesi günü sabah saat 07.30’da İstanbul Göztepe’de benzin depomuzu doldurarak (43,7 lt. Benzine 195.-TL. Ödedik) yolculuğumuza başladık. Aracımızın  (Chevrolet Cruze Otm.) kilometre göstergesi 13.235’de.

İpsala’ya 100 km. kala yarım saat kahvaltı molası verdik. Saat 11.00’ İpsala Gümrük Kapısına vardık.

Hemen belirtmeliyim ki bu ülkeler arasındaki “ en gümrük kapısına yakışan gümrük “ bizimki idi...
Gerçi pasaport kontrolünden geçtikten sonraki çıkış bariyerinde bulunan ve plaka okuyan kameralar çalışmıyormuş ya neyse, olacak o kadar, havası yeter... J   
Ortalama 101 km. hızla 100 km.de ortalama 8.8 lt. benzin harcayarak 289 km. yol yapmışız.

Bir TIR’ın giriş tünelini kapatması nedeniyle ancak 12.20’de Yunan gümrüğünü geçtik ve kahve molası verdik. Hava açık ama rüzgârlı.

Kavala Yakınlarında otobandan çıkarak bir benzinciye uğradık ve ikinci depo benzinimizi doldurduk. Yunan benzinci gayet sempati ile ( kırık dökük de olsa ) bizimle Türkçe konuştu ve otobana çıkış yolunu tarif etti. (Yunan otoyolunun üstünde sağda solda benzin istasyonu yok, Interchange yazan kavşaklara 2 km kala tabelalar var, bir çıkıştan çıkıp benzin alıp tekrar otobana dönmeniz gerekiyor. ) Hemen belirtmeliyim ki geçtiğimiz en iyi yol Yunan otobanı idi... Gişelerde Makedonlar 3-5, Sırplar 10, Karadağlılar sınırda Vignete 10 euro alıyorlarsa Yunanların 20 euro alması normal olacak. Olacak diyorum, çünkü biz geçerken gişeleri bitirememişlerdi J
Sanki birkaç aya biter gibi görünüyordu...

Yunanistan’dan Üsküp yönüne dönüşümüz biraz matrak oldu. Selanik’e girmeden Makedonya’ya gitmek, Üsküp’te gecelemek istiyorduk. Bizim GyPSy ( Nokia telefonumdaki GPS navigasyon programına harf benzerliğinden GyPSy ismini takmıştım J ) İşte bizim GyPSy yolu gösteriyor ama seslendiren hanım belli ki amatör, ağabeyim yol konusunda da pek güven duyamadı... Biraz ileride beyaz “Makedonya” tabelasını görünce “Hah.. İşte budur” dedik ve yola daldık. Ancak yola ve gittiğimiz yöne bakınca bir tuhaflık olduğunu anladık. Gerçi Cengiz ağabey “Makedonya” isimli bir devleti tanımayan Yunanistan’ın böyle bir yön levhası yazmasından “huylanmıştı” ama basiretimiz bağlandı işte… Meğer Yunanistan Makedonya’sının Havaalanı”na gidiyormuşuz... J Neyse bizim GyPSy’e güvenmeyi tercih edip doğru yolu bulduk... Hemen belirtmeliyim ki ilerleyen günlerde gerek otomobilimizi park ettiğimiz yeri bulmada, gerek ilginç noktaları kaydetmede GyPSy e şükran duyduk. Bu tip seyahatlerde mutlaka iyi bir Navigasyon cihazı bulunmalı...

Saat 16.45’de Makedonya gümrüğüne girdik. İstanbul’dan ayrılalı741 km. yol gelmişiz. Gümrükte az bir kuyruk vardı. İşin ilginç tarafı Yunan gümrük polisi pasaportlarımıza bile bakmadan “ geç geç şeklinde “ bizi Makedon tarafına gönderdi. Sempatik Makedon polisi ile Türkçe konuştuk. Pasaportlarımız ve “Green Card”ımız ( yurt dışı için zorunlu trafik sigortası) kontrol edildi hızlı ve sorunsuz bir şekilde pasaport kontrolünü geçtik. İkinci kontrol noktası olan ve “ gümrüğe tabi eşya” kontrolü yapan görevli gümrük memuru bagajınızda içki ve sigara var mı? diye sorarken arabamızın camındaki “TDB” logosunu görünce “Doktor musunuz?” diye de sordu. Biz de ( her nedense ) koro halinde “Evet!”dedik... J Ok. geçin diyerek saldı bizi Makedonya’ya…

Makedon gümrüğünü geçer geçmez ilk dikkatimizi çeken şey Casino tabelaları oldu. Hiçbir yerleşim yeri olmayan bu bölgenin koca koca Casinolar ile kaplı olması bizi şaşırttı. Hatta Casinoları gösteren yön levhaları otobandaki trafik levhaları ile aynı boyut ve renkte yazılmıştı. Hatta daha sonra İstanbul’dan bu amaçla buraya tur düzenlendiği de öğrendik. Selanik'e 70, Üsküp'e 165 km uzaklıkta olan Gevgeli Makedonya'nın Yunanistan sınırında bulunan Balkanların “Las Vegas”ı olmuş… J

Makedonlar, kendilerini tanımayan ekonomik krizdeki komşuları Yunanistan’a kumar yolu ile bir şans vermek istiyorlar diye düşündük. J

Zira Yunanistan Makedonya Cumhuriyeti’ni bu adla tanımıyor ve bu ülkeye "F.Y.R.O.M" yani, "Former Yugoslavian Republic Of Macedonia". Eski Yugoslav Cumhuriyeti Makedonya… Denilmesini istiyorlar...

Üsküp’e saat 19.00’da vardık. 793 km. Yani İstanbul’dan yaklaşık 11 saatlik bir yolculuk…

Bizim GyPSy bile otel bulamadı J. Biri iki taksiciye sorduk. Ama böyle bir oteli duymadıklarını söylediler “Booking.com”dan yaptığımız rezervasyondan kuşku duymaya başladık. Bir karpuz sergisinin yanından geçerken otelin adresini de söyleyerek ( Hotel Orange Inn, Skopje ) nerede olduğunu sorduk. Yüzümüze boş boş bakınca İngilizce bilmediklerini anladık. Tam yanlarından ayrılıyorduk ki, biri bize seslendi : “ Yaaa Siz Türk müsünüz ?” “Evet” dedik. Şaşırmıştık. “34 plakadan anladım” dedi. Adı İlyas imiş sağ olsun aldık İlyas’ı arabaya, başladık muhabbete ve turlamaya… Bu aralar işler kötü gidiyor.” dedi ama tam olarak ne iş yaptığını da söylemedi. Biz de üstelemedik. Söylediğine göre eskiden Elmadağ/Harbiye’de otururmuş.

Büyük bir otele girdik. Otel görevlisi “Bunu bugün birkaç kişi daha sordu ama nerede olduğunu bilmiyorum” dedi. Bizimki kapı önündeki bir taksici ile Makedonca konuştu. Sonra bana dönüp, “Hadi yaaa.. Ben 3 Euro’ya 30 takla atarım. Boş verin ben sizi götürürüm.” dedi. Meğer taksici “Atlasınlar benim arabaya ben 3 Euro’ya götürürüm” demiş.

Nitekim götürdü de… Sonra bize bir de şehir turu attırdı. İyilik olsun diye sattıkları karpuzlardan alalım dedik. Boş ver abi bunlar bizimkiler gibi değil, yaramaz. dedi J

Biz de kendisine teşekkür edip keleğe gelmeden ( karpuz anlamında yani J ) yardımlarının karşılığı olarak da 5 Euro verip ayrıldık. Pek mutlu oldu. “.

Üsküp merkezi nerede ise köşe bucak onarıma almışlar. Adeta her yer şantiye, binalar restore ediliyor. İlave bir köprü yapılıyor. Yeni heykeller ve anıtlar inşa ediliyor. Hatta sıfırdan eski görünümlü (!) bir zafer kapısı gibi bir şey bile yapıyorlar J...



Bir kaç sene sonra burasının turistik bir hava kazanacağı kesin diye düşündük.

Vardar Nehri’nin üzerinde Üsküp’ün simgesi olan Osmanlı eseri bir “Taş Köprü” var. Bir yakada Arnavutlar ve Müslümanların, diğer tarafta ise Ortodoks Hıristiyanların yaşadığı söyleniyor.

Bu köprünün hemen 50 metre ilerisine eski havalı ama yeni bir kemerli köprü inşa ediliyor.

Üsküp Old Bazaar’a Türk Çarşısı da deniyor. Bunun sebebi buradaki esnafın birçoğu Türk olması ve pazarda ağırlıkla Türkçe konuşulması.
Çarşı, Anadolu’daki benzerlerini oldukça hatırlatıyor. Köfte ve salatadan oluşan Akşam yemeğini burada yedik. Porsiyon bol, fiyat uygundu. ( iki kişi 10 Euro verdik ) Bu arada Euro’nun 61 Makedon Dinarına eşit olduğunu öğrendik.

Üsküp’ün tepesindeki devasa “haç” adeta “Hıristiyan Bayrağı” gibi duruyor. Oteldeki bir broşürde Haç’ın 2002 yılında dikildiğini, yüksekliğinin 70 metre olduğunu ve 660 adet ampul ile aydınlatıldığın okudum. Gerçekten akşam devasa bir fener gibi görünüyordu.

Vakit darlığından Kale’ye giremedik, ama dışarıdan da pek bir haşmetli görünüyordu. Sıkı bir restorasyon geçirmiş gibi geldi bize…

Oteli zor bulduğumuz için arabayı otelin kapalı garajına bırakıp resepsiyondan merkeze taksi istedik ve 2 Eurodan az tuttu ama taksici metal para olmaz şeklinde mırın kırın yapınca 50 cent daha verip konuyu kapattık, aynı şey dönüş taksisinde de oldu yine aynı numara, 2 euro metal? Peki o zaman 2,5 ? okey J Hotel Orange Inn, merkeze 2-3 km. mesafede mahalle içinde odalara ayrılmış bir apartman aslında... Wireless + kapalı garajı ile temiz ve güler yüzlü konuksever personeli bize yeterli geldi. Oda fiyatı 53 euro idi...

1 yorum:

  1. Açıklamalar süper ,Makedonya'ya gitmedik fakat gitmiş kadar olduk:)

    YanıtlaSil